11/04/2020 tarihli Genel Kurul konuşması

Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı: 3
Birleşim: 82
Tarih: 11/04/2020

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

2019’da dünya genelinde 250 gazeteci, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklandı. Gazetecilerin en çok tutuklandığı ülkeler Çin ve Türkiye oldu maalesef. Türkiye, aynı Çin gibi kendi içine kapanıyor. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde de Türkiye bu yıl 157’nci sırada yer aldı. Türkiye dünyada en fazla profesyonel gazetecinin hapiste olduğu ülke konumuna geldi. Bugün itibarıyla 90’a yakın gazeteci medya çalışanı cezaevinde ve yaptığınız bu düzenlemelerle gazeteciler dahi erkenden hapisten çıkamıyor ama en eli kanlı katilleri maalesef çıkıyor ve açık cezaevine çıkanlar daha sonrasında maalesef izinli çıkıp yeni suçlar işleyebiliyor.

Biliyorsunuz, Ceren Özdemir’in katili açık cezaevinden çıkıp daha sonra katletmişti Ceren’i. Onun için “Biz dışarı çıkartmıyoruz, sadece açık cezaevine çıkartıyoruz.” diyerek bunları savunmamalısınız.

İnsanlar gerçekleri yazıyor diye içerideyken, “tweet” attı diye içerideyken kezzap atanlar bu yasanızla çıkabiliyor. “Süreci siyasileştirmeyin.” diyorsunuz ama asıl siyasileştirmeyi siz yapıyorsunuz. Siyasi rakiplerinizi yok etmek için, siyasi rakiplerinizi hapishaneye daha çok doldurmak için yer açıyorsunuz.

(Uğultular)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz sessiz lütfen, rica ediyorum.

ALİ ŞEKER (Devamla) – Yapmış olduğunuz maalesef bu, muhaliflerinize daha çok yer açmak.

Yüzde 140 doldu hapishaneler ve kapasitesinin yüzde 40 üzerinde dolu olan hapishanelerde eğer adil bir düzenleme yapılacaksa herkese eşit indirimin uygulandığı bir düzenleme olmalıdır. Aksi takdirde, muhaliflerim içeride kalmaya devam etsin, onlara yeni muhalifler ekleyeyim diyerek bir düzenleme yapılamaz. Dün, ücretli izin istedi diye halkevleri üyeleri göz altına alındı İstanbul Kadıköy’de. İstedikleri neydi? Herkes ücretli izinle evinde otursun, on beş yirmi gün evinde kalabilsin ki insanlar çalıştıkları yerde, fabrikada, sokakta çalışırken ölmesinler diye. Ama siz ne yaptınız, onları gözaltına aldınız. İki günlük bir karantina uygulamanız var, iki günlük bir karantina uygulamasının hiçbir anlamı ve önemi yok. Bugün, Fransa, iki hafta oldu başlayalı, İtalya dört haftadır karantina uyguluyor ve uygulamayı daha da uzatacağını söylüyor. Wuhan kenti beş hafta karantina uygulamasının sonunda ancak başa çıkabildi, eğer biz de bir şey yapacaksak en az on dört günle başlayıp seyrine göre bu düzenlemeyi yapmamız lazım. Böyle, az pilav üstü döner gibi iki günlük karantina olmaz, hiçbir anlamı yoktur. Burada, şunu diyorsunuz: “Biz hafta sonu ‘mış’ gibi yapalım, karantinadaymış gibi yapalım.” Eğer gerçekten ciddiyetle bu işin üzerine eğilecekseniz, bunun süresini uzatmak gerekiyor yoksa bir anlamı olmaz. Yoksa, dün yaptığınız o uygulamada önce sokağa çıkma yasağı sonra fırınların açık olacağını bir saat sonra açıklama insanlara olmadığı kadar hastalık bulaştırdı. Yani, bir tsunami gibi üzerine geldi insanların bu virüs dalgası. Günlerdir sağlıkçılar ölüyorlar, canlarını veriyorlar ki bu hastalıkla başa çıkalım diye, bu hastalık daha çok insanı hastalandırmasın diye ama yaptığınız bir yanlış hareket, uygulamadaki bir yanlışınız o bütün emekleri heba etti, tsunami gibi geldi ve daha büyük bir salgını on gün sonra korkarım yaşayacağız. Onun için diyorum ki, bu süreçte en azından bir on dört günlük karantina uygulamasına başlamak gerekiyor. Bunu, sizlere söylerken -daha öncesinde de söylemiştim- sağlıkta şiddet yasası görüşülecek, sağlıkta şiddet yasasının görüşüleceği süreçte Sağlık Komisyonu hâlâ toplantıya çağrılmadı. Pazartesi günü saat on birde Adalet Komisyonu toplanacak ama Sağlık Komisyonunu hâlâ toplantıya çağırmadınız. Yani temel sağlık hizmetlerine bir kanun ekliyorsunuz ve Sağlık Komisyonunu toplantıya çağırmıyorsunuz. Lütfen kaliteli yasama yapın, lütfen işinizi layıkıyla yapın. Siz saray öyle istiyor diye böyle af düzenlemeleri getiriyorsunuz ve bu af düzenlemelerinde saray istemedi diye hapiste bıraktıklarınız bu hastalığın pençesinde kalacak. İdris Baluken daha önce burada grup başkanlarınızın da milletvekillerinizin de söylediği gibi sadece konuştukları nedeniyle suçlandı, yargılandı ve haksız yere hapiste yatırılıyor ve o kişi maalesef bu düzenlemeden çıkamayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

ALİ ŞEKER (Devamla) – Yine, Selçuk Mızraklı bir Belediye Başkanı olarak burada söylediklerinin dışında bir suçu olmadığı hâlde, bunu da herkes gayet iyi bildiği hâlde o hekim, hekime en çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde maalesef içeride. Hani “İdamı kaldırdık. İdam mı edelim?” diyorsunuz ya, siz insanları ölüme mahkûm ediyorsunuz bu yaptıklarınızla.

Aşevleriyle ilgili, Eskişehir’in yirmi beş yıllık aşevini kapatırken, Odunpazarı’nı, Muratpaşa’yı, insanlara sıcak yemek veren yerleri kapatırken Arnavutköy’de kendi yandaşlarınızın 300-500 kişinin olduğu yere “3 bin-5 bin yemek verdik.” diye sahtekârlık yaptığı o yerlerini şu anda açık tutuyorsunuz. Orayı da kapatın demiyoruz, Odunpazarı’nı da Eskişehir’i de Muratpaşa’yı da açın ki insanlar sıcak yemek görsünler. İnsanların yoksulluğunu daha fazla istismar etmeyin, tek adamın yardımına mahkûm bırakmayın insanları.

Lütfen, karantina uygulamasını on dört günden aşağı uyguluyorsanız bir anlamı yok, bunu dikkate alın.

Saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/genel_kurul.cl_getir?pEid=87488