10/02/2021 tarihli Genel Kurul konuşması

Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı: 4
Birleşim: 45
Tarih: 10/02/2021

CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi gün önce Boğaziçi öğrencileri bir protesto yapmak istediler Melih Bulu karşısında. Boğaziçi Üniversitesinde bu eylem yasaklandığı için Kadıköy’e gittiler, eylemlerini yaptılar, polis saldırmadı, gençler dağıldı.

Tam dört yıl önce bugün, OHAL KHK’leriyle atılan arkadaşlarını, meslektaşlarını savunmak için eylem yaparken Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde saldırıya uğramışlardı oradaki öğretim üyeleri. O öğretim üyeleri cübbelerini yere serdikten sonra polisler onları çiğneyip geçtiler ve bu şiddet ikliminin başlangıç noktalarından birisi oldu bu.

Bununla da kalmadı; Salihli’nin Çapaklı köyünde biyogaz enerji santraline karşı köylerini, havalarını, doğalarını, nefeslerini savunanlar orada polis şiddetine maruz kaldılar. Ordu Ünye’de madene karşı direnen köylüler jandarma şiddetine maruz kaldılar ve orada şiddete uğradılar. Eskişehir’de dört aydır maaşını alamadıkları için orada eylem yapanlar yine polis şiddetine maruz kaldılar, polis saldırısına maruz kaldılar. Kim hak arayışında bulunuyorsa, kim hakkını arıyorsa polis karşılarına dikiliyor ve şiddet uyguluyor. Daha önce, yirmi gün önce orada eylem yapan öğrencilere müdahale etmeyen polis bir şiddetin oluşmasına vesile olmamıştı, ama geçen hafta ben de oradaydım, daha öğrenciler oraya gelmeye başlamadan, gazeteciler ve orada bir grup milletvekili varken önce bize saldırdılar, bu Parlamentonun milletvekillerine saldırdılar ve Ahmet Şık milletvekili arkadaşımızın eşini de gözaltına aldılar. Ne diye gözaltına aldılar biliyor musunuz? “Orada yoldan geçen herhangi birini gözaltına alıyor ve polis şiddet uyguluyor, ters kelepçe uyguluyor.” diye müdahale ettiği için aldılar. Ve orada o şiddeti uygulayanlar, o işkenceyi yapanlar suç işliyorlar ve bu suç işlemeleri karşısında da Meclisin görevlerini hatırlatması gerekiyor, bunu uygulamamaları için de onlara görevini yapması gerekiyor.

Biliyorsunuz, Boğaziçi Üniversitesinin kapısını kelepçelediler, şimdi de 10 öğrenciye elektronik kelepçe uyguluyorlar, diyorlar ki: “Sen staj yapamazsın, sen okula gidemezsin.” Ülkenin bu noktaya gelmesinde… Ülke çapında 576 öğrencinin bu Boğaziçi olayları nedeniyle tutuklanması sonrasında polis şubat ayının ortasında, bu soğukta TOMA’yla su sıktı oradaki insanların üzerine. Melih Bulu’ya soru sormak istiyorum “Senin hiç utanman yok mu?” diye, orada öğrencilerin sorduğu gibi. Biz bir kere daha görüyoruz ki Melih Bulu’nun utanması falan yok, ama ülkeyi yönetenlerin de utanması yok ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Asıl senin utanman yok, 11 seçimin 10 tanesini kaybediyorsun, hâlâ konuşuyorsun.

BAŞKAN – Tamamlayın efendim.

ALİ ŞEKER (Devamla) – …onu da orada görevden almıyorlar, bu kadar öğrencinin eğitim hakkını doğrudan engellemiş oluyorlar. Türkiye çapında Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine Ankara’da destek verenlere nasıl şiddet uygulandığını gördük, dişleri kırıldı. İzmir’de destek verenlere nasıl şiddet uygulandığını gördük, orada çok kötü bir şiddete maruz kaldılar. Ve orantısız güç uygulayarak bu öğrencileri darbettiler.

Polis şiddeti sadece bununla sınırlı değil. Cuma günü bir anne şöyle feryat etti: “24 bin lira ceza verdiniz. 2 evladımızı biz kaybettik. Saz çalmaya gitmişlerdi, lise mezuniyetini kutlamaya gitmişlerdi, dönüşte öldürüldüler. O 24 bin lirayı biz size verelim, evlatlarımızı geri verin.” O annenin çığlığı hâlâ kulağımda.

Siz de polisin şiddetini, polisin adam öldürmesini cezasız bırakarak, teşvik ederek bunu devam ettirmeyin; polisin, görevini yaparken halkın canını almasına engel olun diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)