Sağlıkçıların Israrla Verilmeyen Hakları

Hekimlerin ve diş hekimlerinin emeklilik ve maaşlarında iyileştirme yapılmasını öngören kanuni düzenlemeler, 1 Aralık 2021 tarihli TBMM Genel Kurulu’nda[1], Meclis’te bulunan tüm partilerin oybirliği ile kabul edilmişti.

İlgili düzenlemeler ile özetle;

  • Hekim veya diş hekimi kadro ve pozisyonları esas alınarak emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmış olup, aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olan hekim ve diş hekimlerinden ilgili mevzuata göre uzman olanların 17.000 olan gösterge rakamı 40.000’e; uzman olmayanların 13.000 olan gösterge rakamı 33.000’e çıkarılmış,
  • İlgili gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay emekli aylıklarıyla birlikte ilave ödeme yapılması sağlanmış,
  • Ayrıca sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle çalışanlar dahil herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak çalışanların ilave ödemelerinin kesilmesini öngören düzenleme de yürürlükten kaldırılmış,
  • Hekim ve diş hekimlerine merkezi döner sermayeden yapılan sabit ek ödemelerin merkezi yönetim bütçesinden yapılması kararlaştırılmış;
  • Sağlık Bakanlığı’nda görev yapan eğitim görevlileri uzman hekimlerin, hekimlerin ve diş hekimlerinin yararlanmakta olduğu en düşük ek ödeme oranları iyileştirilmişti.

Sadece hekimlere yönelik kısmi iyileştirmeler içeren bu düzenlemeler sağlık çalışanları arasındaki dayanışmayı bölmüş, işyeri barışını bozmuştur. Düzenlemenin daha kapsayıcı olması konusunda kamuoyundan ve sağlık çalışanlarından gelen taleplere muhalefet de destek vermiş, yapılan görüşmelerde iktidar partisi tarafından sunulan yeni teklifler değerlendirilmiştir.

İlave olarak sunulan bu tekliflerde getirilen düzenlemelerle:

  • Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinde hekim dışı sağlık personeline 2022 Ocak ayında yapılacak olan 400 TL ek ödeme 750 TL’ye çıkarılıyordu.
  • Üniversite hastanelerinde görev yapan Profesör ve Doçentler için yapılacak olan 1200 TL ek ödeme 5000 TL’ye çıkarılıyordu.
  • Üniversitede görev yapıp serbest çalışma hakkı olan hekimler ve diş hekimleri bu düzenlemelerden yararlanamıyordu.
  • Doktor öğretim görevlilerine yapılacak olan ek ödeme 4000 TL’ye, araştırma görevlilerine yapılacak olan ek ödeme ise 2500 TL’ye çıkarılıyordu.
  • Kurum hekimi olarak görev yapanlardan uzman hekimlere 1000 TL, hekim ve diş hekimlerine 750 TL, diğer sağlık personeline ise 375 TL ek ödeme yapılıyordu.
  • Adli Tıp Kurumu, SGK ile Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü bu düzenlemenin kapsamı dışında kalıyordu.

Uzlaşmaya göre, bütçe görüşmelerinin bitimi sonrası yapılacak düzenlemelerin 15 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülüyordu. Ancak yapılan görüşmeler sonucunda uzlaşılan bu düzenlemeler Genel Kurul’a sunulmadığı gibi, Genel Kurul’da oybirliğiyle kabul edilen maddeler de geri çekilmişti.

Ancak kabul edilen teklifte getirildiği biçimiyle ilgili katsayıların güncellenmesi sonucunda, toplam 12-13 sene zorlu eğitim ve mecburi hizmet sonrası göreve başlayabilen bir uzman hekimin emekli maaşının, emekli vali maaşını 300-400 TL geçtiği yönünde olumsuz propagandalar yapıldı. Maliye Bakanı o günlerde değişti. Sonuç olarak, Genel Kurul’da oybirliği ile kabul edilen ve iyileştirmeleri sağlayan kanun maddeleri, bir gece yarısı tezkeresi ile, o günlerde görüşülmekte olan bir kanun teklifine ilave edilmiş olması nedeniyle konuya ilişkin hiçbir mesleki ya da teknik ilgisi bulunmayan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’na geri çekilmiştir. 12 Aralık 2021 tarihinde toplanan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu[2] ilgili iyileştirmeleri muhalefet milletvekillerinin tüm itirazlarına rağmen yasa teklifinden çıkarmıştır.

Yaşanan sürece ilişkin olarak AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, yazılı açıklama yaparak, “287 Sıra Sayılı Kanun Teklifi’nin görüşülmesi sırasında gelen talepler üzerine pandemi sürecinde fedakarlıkla çalışan sağlık personelimizin özlük haklarında iyileştirme yapmak için tüm siyasi parti gruplarının mutabakatıyla teklife yeni maddeler ihdas edilmişti. Bu ihdası müteakiben paydaşlarla da istişare ederek konuyu etraflıca ele almak için teklifin görüşmeleri bütçe sonrasına ertelenmiştir” demişti. İktidar milletvekilleri en kısa sürede hatta yıl bitmeden yasal düzenlemelerin Meclise sunulacağını ifade etmişler, ancak aradan geçen yaklaşık 2 aylık süre zarfında, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük haklarına ilişkin bir düzenleme Meclis gündemine gelmemiştir. Üstelik iktidar bu sefer de hekimlerin özlük haklarına ve ücretlerine ilişkin iyileştirmenin 3600 ek gösterge düzenlemesi ile birlikte yapılacağını ifade ederek, yürürlük tarihini de 2023 ocak ayı olarak işaret etmektedir.

1980 darbesi sonrası Darbeci General Kenan Evren “Doktorunuz köyünüzde kalmak istemiyorsa direğe bağlayın” demişti. Erdoğan ise Başbakanlığı döneminde özlük hakları için greve giden doktorlara, “İdeolojik yaklaşımlarla vatandaşlarımızı muayeneden imtina etmek suretiyle sağlık hizmetinde grev uygulamasına gidenler bu milletten beddua alırlar ve iflah etmezler. Çok açıkça söylersiniz. Çalışmak istemiyoruz dersiniz istediğiniz yere çeker gidersiniz.” dediği 2011’den 2021 yılı sonuna kadar 5329 yetişmiş hekim ülkeyi terk etti ve çekti gitti, 10.000’in üzerinde hekim de kamudaki görevinden istifa etti yada mesleğinin en verimli zamanında kamuda çalışmaya devam edebilecekken ilk fırsatta emekli oldu. Kaybeden sağlığa ulaşmakta her geçen gün daha çok zora düşen halk oldu, kamu sağlığı zora düştü. Aslında halk sağlığını kaybetti.

“Emekli bir hekim nasıl validen yüksek maaş alır?” diyerek düzenlemeyi geri çektirenler, hekimleri açlık sınırına yakın temel ücrete, yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edenler, toplum sağlığını hiçe saymaya devam ediyorlar.

Bir vali, bir hakim, bir kaymakam 4 yıllık yükseköğrenimin ardından göreve başlarken; bir hekim adayı salt 6 yıl tıp fakültelerinde zorlu şartlarda eğitim görmekte, uzman olabilmek adına eğitim sisteminin en ağır sınavlarından olan Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda başarı için ter dökmekte, ülkenin dört bir yanında, neredeyse 24 saat kesintisiz hizmet verebilmek için canla başla çalışmaktadır. Bir hekim, emekli olduğunda dahi hekim kimliğinden sıyrılamaz. Telefonu yedi gün yirmi dört saat açık olmak zorundadır. Ettiği yemin gereği halkın sağlığı için yer ve zaman fark etmeksizin çabalamaya devam eder. Hal böyle iken; emekli hekimlerin valilerden daha az maaş alması gerektiği düşüncesi ve bunun pervasızca dile getirilmesi ile hekimler toplum nezdinde hedef gösterilmiştir. Hali hazırda, iyileştirmeler geri çekilmiş olsa dahi, toplumda hekimlerin, diş hekimlerinin çok yüksek maaş aldıklarına dair yanlış bir algı oluşturulmuş durumdadır.

Oysaki, hekimlerin aldıkları temel ücretler oldukça düşüktür. İyileştirmelerin geri çekilmesinin ardından Ocak ayı başında TBMM Başkanı Mustafa Şentop, TBMM Başkan Vekilleri, Sağlık Komisyonu Başkanı Recep Akdağ ve AKP, MHP, CHP, İYİ ve HDP Genel Merkezlerine bordro fakslama eyleminde paylaşılan bordrolarda uzman hekim maaşının 5 bin 552 TL, işyeri hekimi maaşının 3 bin 208 TL, asistan hekim maaşının ise 4 bin 946 TL olduğu görülmektedir.

Ek ödemeler ise hem değişkenlik göstermektedir hem de emeklilik ücretlerine yansımamaktadır. Kamu ve üniversite hastanelerinde çalışan hekimler hastane gelirlerinin paylaştırılmasında, performansa göre pay almaktadır. Ancak her hastanede döner sermaye dağıtılmadığı gibi her hekim de döner sermaye gelirinden pay alamamaktadır. Alınan döner sermaye aydan aya değişiklik göstermektedir. Bu da çalışma barışını olumsuz etkilemektedir.

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) yönteminin yaygınlık kazanması ve hastanelerin dahi bu yöntemle yapılmasında ısrarcı olunması hastane döner sermayelerinde de ciddi düşüşe sebep olmuştur. KÖİ modelinin yarattığı bütçe tahribatında, halkın bütçesi emekçiye, çalışana, vatandaşa değil, yandaşa, müteahhide aktarılmaktadır. Genel bütçeden karşılanması gereken pek çok gider döner sermayeden karşılanır hale gelmiştir. Hekimler ve sağlık çalışanları dövizdeki artışlar ve dalgalanmalarla birlikte artan hastane sarf maliyetleri sonucu, hastanelerin adeta işletmecisi ve sahibiymiş gibi artan girdi fiyatlarının, tıbbi malzeme fiyatlarının, kira ve işletme ödemelerinin yükünü döner sermaye üzerinden paylaşır hale gelmiş; bunun sonucunda da çalışan hekim ve sağlıkçıların aldığı döner sermaye payları gittikçe azalmıştır.

Kaldı ki hekimlerin tek sorunu düşük maaşlar, düşük emeklilik ücretleri ve özlük haklarının hâlâ verilmemesi değildir. Mesleklerini her türlü riski üstlenerek hastalarının iyiliği için icra etme gayretindeki hekimlerin önünde bir başka engelde çok yüksek bedelli malpraktis dava tehditleridir. Ömürleri boyunca alamayacakları ücretler malpraktis davalarına konu edilebilmektedir. Ağır asistanlık eğitimleri, sağlıkta şiddetin adeta olağanlaşması, sağlık personeline şiddet uygulayanların yalnızca yoğun kamuoyu baskısı ile tutuklanabildiği gerçeği, COVID – 19’un meslek hastalığı olarak sayılmamasında ısrarcı olunması, uzun süreli ve yoğun nöbetler gibi onlarca sorunla karşı karşıya olan hekimler her şeye rağmen mesleklerini hakkıyla icra etmek için mücadele vermektedir.

Aldıkları yoğun ve stresli eğitimin ardından yoksulluk sınırının altında bir ücretle toplum sağlığı için çabalamak zorunda bırakılan, çalışma koşulları günden güne kötüleşen hekimler, yabancı dil öğrenme ve her ay yüzer yüzer yurtdışına gitmenin arayışı içerisindedir.

Son 10 yılda toplamda 5.329 hekim Türkiye’yi terk etmiştir. Yalnızca 2021 yılında 1.405 hekim yurtdışına gitmiştir. Çok ciddi bir yetişmiş sağlık işgücü kaybı yaşanmaktadır. Türkiye sağlığını kaybetmektedir.

2014 Eylül ayında gerçekleşen HSYK seçimleri öncesinde, birinci derece hakim ve savcılara seyyanen (herkese eşit derecede) 1155 TL (o tarihteki kurla 535 Dolar) zam yapılacağı dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından müjde olarak sunulmuş ve bu iyileştirme hızla hayata geçirilmişti. Rejimi değiştirmek için, yargıyı kontrol altına almak adına hızlıca seyyanen zammı hayata geçiren AKP, Coranavirüs pandemisi döneminde canı pahasına mücadele eden hekim ve sağlık çalışanlarına, hakkı olanı vermedi. Kamunun hekim işgücü kapasitesini korumak adına özlük haklarında ve maaşlarında ufak bir iyileşmeyi dahi çok gördü. Oysa, bir uzman hekime, hakim kadar ücret ve emeklilik hakkı verilmesi çok görülmemeliydi.

Konunun Meclis gündemine gelmesi ve uzlaşılan iyileştirmelerin geri çekilmesinin ardından, ilgili Bakanlar ve parti temsilcileri ile yapılan görüşmelerde, ilgililerin hekim ve sağlık çalışanlarının maaşlarında ve özlük haklarında iyileştirme yapılması konusunda olumlu bir yaklaşım sergilemelerine rağmen henüz bir gelişme sağlanamamıştır. Ancak kamuoyuna pompalanan hekim karşıtı söylemler, eğitimli meslek gruplarını hedef haline getiren uzun yıllardır süren iktidar tutumu hekimlerin hak ettikleri hakları almalarının önünde engel teşkil etmektedir.

İktidar, konuyu 3600 ek gösterge talebine eklemleyerek konunun üzerini yetersiz bir iyileştirmeyle kapatmaya taraftar olsa da hekimler mücadeleyi arttırdığı, taleplerini ve sorunlarını yüksek sesle dile getirebildikleri oranda hak ettikleri kazanımları elde edebilecektir. Enerji şirketlerinin, müteahhitlerin taleplerine dönük düzenlemeleri TBMM’ye derhal getirip ışık hızıyla yasalaştıran iktidarın, pandeminin en ağır yükünü üstlenen, birçok meslektaşını pandemi sürecinde kaybeden hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümü için ilgi göstermemesi ve sorunların kısmen çözümü için de 2023’ü işaret etmesi kabul edilemez.

Bu aşamada yapılması gereken hekimlerin mücadele azmini artırarak devam ettirmesi, mücadele saflarını genişletmesi, seslerini yükseltecekleri, haklarını ve haklılıklarını ve her şart ve zeminde ifade etmeye ısrarla devam etmeleridir.

Ayrıca kamuoyunun, sokağın toplum sağlığında yaşanan kötüleşme konusunda bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi, mücadele sathının genişletilmesinde ve güçlendirilmesinde fayda sağlayacaktır.

Güçlü bir mücadele zemininin inşası, 2023’e ötelenmek istenen haklarının kazanımını hem artıracak hem de öne çekecektir.