Sağlık alanındaki öğrencilerin istihdam süreçlerinde yaşadıkları zorluklara ilişkin araştırma önergesi

Ülkemizde sağlık alanında eğitim gören gençlerimizin istihdam süreçlerine katılımda yaşadıkları zorlukların ve bu alanlardaki işsizlik sorununun değerlendirilerek gereken tedbirlerin ivedilikle tespiti amacıyla Anayasanın 98. Maddesi ile TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

GEREKÇE
Vatandaşların nitelikli bir sağlık hizmeti alabilmesi için ülkemizin iyileştirilmiş, nitelikli eğitim almış bir sağlık ordusu ile hizmet vermesi şarttır. Nitelikli sağlık personelinin verdiği hizmetin önemi özellikle COVID-19 pandemisi ile birlikte bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Ancak sağlık alanında gerek kamu sektöründe gerek özel sektörde istihdam edilen personel sayısı, sağlık neferi olarak ülkesine hizmet etmek için bu alanda eğitim alan gençlerimizin sayısının yanında oldukça azdır.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi veri tabanına göre sağlık alanında eğitim almak için yeni kayıt yaptıran lisans öğrencilerinin sayısı 2013/14 eğitim yılında 40.545 iken 2019/20 eğitim yılında 65.737’ye, toplam öğrenci sayısı da 156.638’den 277.472’ye çıkmıştır.

Sağlık İstatistikleri Yıllıklarına göre 2009/10 eğitim yılında 61 olan tıp fakültesi sayısının 2018/19 eğitim yılında 96’ya çıktığı, aynı süre zarfında 38 bin olan tıp fakültesi öğrencisi sayısının 90 bine yaklaştığı görülmektedir.

Diş hekimliğinde ve eczacılıkta da fakülte, öğrenci ve mezun sayılarının tıp fakültesi öğrenci ve mezun sayılarına benzer bir seyir izlediği görülmektedir.

Hemşirelik ve hasta bakımı ile ilgili lisans programlarında da hali hazırda 86 bin öğrenci eğitim almaktadır. Bu sayı 7 yıl önceki sayının yaklaşık iki katına yakındır.

YÖK Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi verilerine göre terapi ve rehabilitasyon alanındaki yeni kayıt alınan lisans öğrencilerinin sayısı 2013 yılından bugüne iki katından fazla artış göstermiştir. Buna paralel olarak toplam öğrenci sayısı da 16 binden 45 bine çıkmıştır. Bu öğrenci artışı da yıllık 7500 mezun verilmesi anlamına gelmektedir.

Sağlık alanında eğitim alan öğrencilerdeki artış yalnızca lisans öğrencilerinde olmamıştır. Hem sayısal hem oransal olarak lisanstan daha çok önlisans öğrencilerinde artış olmuştur. 2013 yılında yaklaşık 29 bin olan yeni kayıt önlisans öğrenci sayısı 2019/20 eğitim yılında 70 bine, 57 bin olan toplam öğrenci sayısı 146 bine çıkmıştır.

Sağlık Bakanlığının istatistik yıllıklarında diğer sağlık personeli olarak gösterilen sağlık çalışanlarına şu meslekler dahil edilmektedir: Ameliyat teknisyeni, anestezi teknisyeni, biyolog, çevre sağlığı teknisyeni, çocuk gelişimcisi, diş protez teknisyeni, diş teknisyeni, diyetisyen, fizik tedavi teknisyeni, fizikoterapist, fiziyoterapist, ilk ve acil yardım teknisyeni, ilk ve acil yardım teknikeri, kalp akciğer pompa çalışma teknisyeni, laboratuvar teknikeri, laboratuvar teknisyeni, odyolog, odyometri teknikeri, odyometri teknisyeni, ortopedi teknisyeni, patolojik anatomi teknisyeni, perfüzyonik pompa teknisyeni, protez teknisyeni, psikolog, röntgen teknisyeni, sağlık fizikçisi, sağlık savaş memuru, sağlık teknikeri, sağlık teknisyeni, sitopatoloji, sosyal çalışmacı, tıbbi sekreter, tıbbi teknolog, toplum sağlığı teknisyeni.
Lisans ve önlisans eğitimi alanlar gençlerin yanında sağlık meslek lisesi mezunu gençlerin varlığı da ihmal edilmemelidir. AKP iktidarında planlama ve ihtiyaç analizi yapılmadan açılmaları teşvik edilen ve sayıları giderek artan sağlık meslek lisesi mezunu gençler kamu sektöründe de özel sektörde de iş bulamamaktadır. Örneğin 2012-2018 yıllarında yapılan alımlarda Sağlık Bakanlığı adına toplam 54.963 hemşire alınırken bu sayının yalnızca %17 (9809) kadarı lise mezunu hemşirelere ayrılmıştır.

Sağlık alanında yüksekokul ve fakülte mezunlarının istihdamı artarken işsizlik oranları da artmıştır. 2009 yılında %2,9 olan işsizlik oranı 2013 yılına kadar benzer oranlarda seyretse de ilerleyen yıllarda yükselişe geçerek 2019 yılında %11,4 olmuştur.
Genel işsizlik verilerine baktığımızda, genç nüfusta işsizlik oranının %24,9, istihdam oranının ise %30,6 olduğu, işgücüne katılma oranının ise %40,8 seviyesinde gerçekleştiği görülmektedir.
OECD’nin 2017 yılı verilerine göre, 1 milyon kişi başına düşen hastane sayısında birinci sırada 77,55 ile Güney Kore gelirken, Güney Kore’yi 66,39 ile Japonya ve 45,55 ile Fransa takip etmektedir. Türkiye ise 1 milyon kişi başına düşen 19 hastanesiyle 31 ülke arasında 23. sırada yer almaktadır. Ülkemiz sağlık hizmetinin kalitesini ve etkisini artırmak için hastane ve yatak sayısını artırmalı, bu artışa ek olarak sağlık çalışanı istihdamına da ağırlık vermelidir.
Yine OECD tarafından açıklanan, hükümetlerin zorunlu sağlık harcamalarının ülkelerin gayri safi yurt içi hasılasındaki oranı da bizi benzer bir sonuca götürmektedir. Hükümetlerin sağlık alanı için ayırdığı harcamaların GSYH’deki oranına baktığımızda Türkiye, %3,3 ile 36 ülke arasında sondan ikinci sırada yer almaktadır.

Tüm bu veriler ışığında, içinde bulunduğumuz pandemi ortamı da dikkate alındığında, sağlık alanında eğitim alan gençlerimizin istihdam edilerek vatandaşlarımıza sunulan sağlık hizmetinin daha nitelikli hale getirilmesi sağlanmalıdır.
Değinilen sebepler doğrultusunda, ülkemizde sağlık alanında farklı branşlarda eğitim alan ve mezun olan gençlerimizin istihdam süreçlerine dahil olarak vatandaşlarımızın nitelikli sağlık hizmeti almasında etkin rol oynayabilmeleri için atılması gereken adımların tespit edilerek, alınması gereken tedbirlerin değerlendirileceği, konunun uzmanları ve paydaşlarının da görüş ve önerilerine başvurulabileceği bir araştırma komisyonunun Meclis çatısı altında kurulması önem arz etmektedir.

https://www2.tbmm.gov.tr/d27/10/10-800100gen.pdf