Ülkemizde üniversite eğitimine geçiş ve kamu kurumlarına atama hakkı kazanabilme başta olmak üzere, birçok sınavı yapmada tek yetkili kurum kısa adı ÖSYM olan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’dir. ÖSYM’nin önemini vurgulamak için yaptığı sınavlardan başlıcalarını hatırlatmak gerekirse, ÖSYM kendi sitesinde de yer aldığı üzere; Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), Adalet Bakanlığı Sınavları (Adli Yargı-İdari Yargı), Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES), Dikey Geçiş Sınavı (DGS), Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (YDS), Elektronik Yabancı Dil Sınavı (e-YDS), İçişleri Bakanlığı Kaymakam Adaylığı Sınavı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü İş Yeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Sınavı (İSG), Kamu Personel Seçme Sınavı (Lisans – Öğretmenlik Alan Bilgisi – Ön Lisans –Ortaöğretim) (KPSS), Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme Sınav (MEB-EKYS), Milli Savunma Üniversitesi Askeri Öğrenci Aday Belirleme Sınavı (MSÜ), Sayıştay Başkanlığı Denetçi Yardımcılığı Adaylığı Eleme Sınavı, Tıp Doktorluğu Alanında Yurtdışı Yükseköğretim Diploma Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı, Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS), Tıpta Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (YDUS), Yükseköğretim Kurumları Yabancı Dil Sınavı (YÖKDİL), Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS), Eczacılık Alanında Yurtdışı Yükseköğretim Diploma Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı, Hazine ve Maliye Bakanlığı İç Denetim Koordinasyon Kurulu İç Denetçi Aday Belirleme Sınavı, Adalet Bakanlığı İcra Müdür ve İcra Müdür Yardımcılarını Seçme Sınavı, Yüksek Seçim Kurulu Açıktan Atama Seçim Müdürü ve Seçim Müdür Yardımcısı Giriş ve Seçim Müdürü ile Şube Müdürü Görevde Yükselme Sınavı, Askeri Liseler ile Bando Astsubay Hazırlama Okulunda Öğrenim Görecek Öğrencileri Seçme Sınavı, Jandarma Astsubay Temel Kursu Giriş Sınavı, Zorunlu Yabancı Dil Hazırlık Sınıflarında Başarısız Olan Öğrencilerin Türkçe Öğretim Yapan Yükseköğretim Programlarına Yerleştirilme İşlemleri, Maliye Bakanlığı Mali Hizmetler Uzman Yardımcılığı Özel Yarışma Sınavı, Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı, Diş Hekimliği Alanında Yurtdışı Yükseköğretim Diploma Denkliği İçin Seviye Tespit Sınavı, Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Bağlı Ortaklıkları İç Denetçi Aday Belirleme Sınavı gibi çok sayıda önemli sınav gerçekleştirmektedir.
ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlara çok sayıda aday girmektedir. 2021 yılında ÖSYM tarafından 56 sınav düzenlenmiş, bu sınavlara toplam 8 milyon 763 bin 64 aday katılmıştır. ÖSYM tarafından yapılan her sınav büyük önem taşımakla birlikte kimi sınavlar adayların geleceklerini etkileme konusunda kamuoyunca çok daha bilinirliğe sahip sınavlardır. Özellikle YKS ve KPSS üniversite eğitimine hak kazanmak ve kamu kurumlarına atanmak için gençlerin binbir emekle çalışıp büyük bir heyecanla girdikleri önemli sınavlardandır. Örneğin 2022-YKS sonuçlarına ilişkin sayısal bilgilere göre, TYT’ye başvuran 3 milyon 234 bin 318 adaydan 3 milyon 8 bin 287’si sınava katılmıştır. 2021 KPSS Lisans için ise Pazar Sabah Oturumuna (Genel Yetenek -Genel Kültür) 702.819 başvuru yapılmıştır.
Ancak son günlerde ÖSYM bir kez daha gerçekleştirdiği sınavlara dönük skandallar ile kamuoyunda konuşulur olmuştur.
2022 Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndaki (KPSS) bazı soruların, daha önce bir yayınevinin deneme sınavında yer aldığı iddiaları kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. İlgili soruların şıklarının dahi değiştirilmeden, KPSS’de sorulduğu iddiası sınava giren adaylarca görsel kanıtları ile birlikte dile getirilmiş, bu iddialar sosyal medyada geniş yer bulmuştur. Ancak iddialar üzerine, çok kısa bir zaman zarfında, ÖSYM tarafından “2022 KPSS Lisans Genel Yetenek-Genel Kültür Sınavı ile Eğitim Bilimleri Sınavı 31 Temmuz 2022 Pazar günü sabah ve öğleden sonra oturumlarında güvenli bir biçimde gerçekleştirilmiştir. Bazı Sınav sorularının bir yayınevinin deneme sınavı sorularıyla aynı olduğuna ilişkin sosyal medya platformlarında ortaya atılan iddiaların incelemelerimiz neticesinde asılsız olduğu anlaşılmıştır” gibi ciddiyetten uzak, iddia edilen skandalın üstünü örtbas etmeye dönük bir açıklama yapılmıştır. Günün ilerleyen saatlerinde ise, yayımlanan Resmi Gazete’de ÖSYM Başkanı Halis Aygün görevden alınmıştır.
Ancak Devlet Denetleme Kurulu’na Cumhurbaşkanı’nca verilen incele talimatı haricinde, şimdiye dek, yetkililerce, adli ya da idari herhangi bir soruşturmanın başlatıldığı yönünde bir açıklamada bulunulmamıştır. Bu tutum da kamuoyunda yapılan usulsüzlüğün üstünü kapama niyeti olarak algılanmaktadır.
Ne yazık ki yaşanan bu skandal ÖSYM’nin adının karıştığı ilk usulsüzlük değildir. Kuruluşundan itibaren, 2000’li yıllara dek ülkenin en saygın ve güvenilir kurumlarından biri olan ÖSYM, 2000’li yıllarla birlikte sık sık usulsüzlükler ve skandallar ile birlikte anılır hale gelmiştir. Bu usulsüzlüklerin en akılda kalanı ise, gerçekleştiği tarihte iktidardaki siyasiler ve onlar tarafından atanan yetkililerce inkar edilen ancak 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi ardından FETÖ tarafından gerçekleştirildiği ifade edilen KPSS skandalıdır.
2010 KPSS sınavından sonra, sınav sorularının sınavdan önce dışarıya sızdırılmış olacağı iddiaları üzerine YÖK Denetleme Kurulu bir inceleme gerçekleştirmiştir. Yapılan incelemeden sonra 10-11 Temmuz 2010 tarihlerinde yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı’nın (KPSS-Lisans) Eğitim Bilimleri Testi, ÖSYM Başkanlığı tarafından yapılan açıklama ile sınav sürecinde bazı usulsüzlüklerin meydana geldiği kanaatine varıldığından, telafisi mümkün olmayan zararların ortaya çıkmasını engellemek için iptal edilmiştir. Hazırlanan raporda 2010 yılında yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda Eğitim Bilimleri alanında yapılan sınavda sorulan 120 sorunun hepsine doğru cevap veren 350 adayın akrabalık ilişkilerine bakılması sonucunda; bu alanda 100 ve üzerinde doğru soru cevaplayan 3.227 adayın 579’unun birinci derece akraba olduğu ve bunların da 446’sının karı koca olduğu belirlenmiştir.
Ancak Eğitim Bilimleri alanındaki sınav iptal edilirken aynı kişilere servis edilen ve memur atamasında dikkate alınan Genel Kültür ve Genel Yetenek alanı sınavının iptal edilmemesi, ilgili kişilerin kendilerine servis edilen sorular ile kolaylıkla memur olmalarını sağlamıştır.
Sınava giren ve bu sınav sonucu mağdur edildiğini savunan bazı vatandaşlar, sınavın genel kültür ve genel yetenek bölümünün de yüzlerce kişiye servis edildiğini ve iptal edilmesi gerektiğini iddia ederek Ankara İdare Mahkemesi’ne dava açmıştır. Mahkeme davayı reddetmiş, ancak temyiz istemini görüşen Danıştay 12. Dairesi, İdare Mahkemesi’nin kararını bozmuştur. Bozma üzerine dosyayı tekrar görüşen Ankara 1. İdare Mahkemesi ise 2010 yılında yapılan yaklaşık olarak 1 milyonu geçkin adayın ter döktüğü Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın genel kültür ve genel yetenek kısımlarını da oy birliği ile iptal etmiştir.
Ankara 1. İdare Mahkemesi’nin iptal kararında “Yükseköğretim Denetleme Kurulu’nun 8 Eylül 2010 tarihli raporu, 29 Aralık 2014 ve 9 Şubat 2015 tarihli TÜBİTAK raporları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca matematikçi akademisyen bilirkişilere kitapçıklar üzerinde yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen rapor, eğitimde ölçme ve değerlendirme bilirkişilerine yaptırılan inceleme sonucu hazırlanan 18 Mart 2015 tarihli rapor ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede yer alan veriler ışığında ve dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden gelinen noktada sınava ilişkin Genel Yetenek ve Genel Kültür sorularının da, iptal edilen Eğitim Bilimleri kısmı gibi sınavdan önce başka kişilerin eline geçtiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Buna göre, soruların sınavdan günler öncesinde sızdırıldığı, soruları alan kişilerin ikrar içeren ifadeleri ile teknik incelemeler sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarıyla sabit olduğundan 10 Temmuz 2010’da yapılan KPSS Genel Yetenek ve Genel Kültür kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır” denilmiştir. Yani ÖSYM Başkanlığı tarafından yapılan bir sınav hemen hemen birçok sınavda dillendirilen soruların çalındığı ve başkaları ile paylaşıldığı iddiası bir yargı kararı ile de tescil edilmiştir.
Daha sonrasında Ankara Bilkent’teki ÖSYM’nin soru hazırlama odasından, Etlik’teki Turgut Özal Üniversitesi’ne ışık hızında soru hırsızlığı için gizli fiber optik hat çekildiği, böylece sınav sorularının hazırlandığı anda bu üniversitedeki bilgisayar aracılığıyla FETÖ’ye aktarıldığı ve cemaatler üzerinden üyelerine servis edildiği yakın geçmişte tespit edilmiş ancak kimlerin bu soru hırsızlığından yararlandığına yönelik kamuoyunu tatmin edici hiçbir gerçekçi çalışma yapılmamıştır.
Yine ÖSYM tarafından yapılan ve hekimlerin uzmanlık eğitimi için büyük önem taşıyan Tıpta Uzmanlık Sınavı’na ilişkin usulsüzlük iddiaları dile getirilmiştir. 24 Şubat 2019 tarihinde yapılan TUS sorularının ÖSYM tarafından 26 Şubat 2019 tarihinde, saat 16:20 civarı adayların erişimine açılmasından önce, TUS’ta yer alan 240 sorunun tamamı, eksiksiz, hatasız ve sınav kitapçıklarında yer aldığı şekli ile internet ortamında dolaşıma girmiş, çeşitli toplu mesajlaşma uygulamalarında paylaşılmaya başlanmıştır. TUS’ta ter döken ve emeklerinin karşılığını almak için heyecanla bekleyen hekimlerin iddialarına göre mesajlar sınav bitiminden yaklaşık bir saat sonra gönderilmeye başlamış. Bu da sınav kitapçıklarının ve dolayısıyla TUS sorularının gerektiği gibi korunamadığını ve sınav öncesi sızdırıldığını ortaya koymuştur. Ancak sınava giren hekimlerin tüm itirazlarına rağmen ÖSYM bu usulsüzlüğü de ört bas etmiştir.
2010 kopya skandalının ardından, o zamana değin, sonuçları TC kimlik numarası aracılığıyla şeffaf bir şekilde açıklayan ÖSYM, şifreli sonuç açıklama yöntemine geçmiştir. Ancak o tarihten itibaren, özellikle gençlerin, ailelerinin emek verip çalışılırsa hak ettikleri okulları kazanabilecekleri, liyakatli bir şekilde kamuya atanabileceklerine dair ÖSYM’ye karşı güvenleri zedelenmiştir.
Adaylar büyük umutlara sınavlara hazırlanıp sınavlarda ter dökerken, ÖSYM sınav ücretlerine dönük ticari yaklaşımı ile de sık sık tepkilerin odağı olmaktadır. Adaylardan yüksek ücretler talep eden ÖSYM, sınavlarda görevlendirdiği gözetmenler öğretmen ve akademisyenlere ise çok düşük ücretler ödemektedir.
ÖSYM, 2017 yılında sınavlardan 525 milyon 768 bin TL, 2018 yılında 622 milyon TL, 2019 yılında 546 milyon 26 bin TL, 2020 yılında 860 milyon 512 bin TL, 2021 yılında ise 767 mil-yon 630 bin TL gelir elde etmiştir. ÖSYM’nin son beş yılda sınavlardan elde ettiği gelir 3 milyar 322 milyon TL’ye ulaşmıştır.
Skandalların odağındaki 2022 KPSS için ÖSYM sınav ücreti olarak oturum başına adaylardan 115 TL almıştır. Genel Yetenek – Genel Kültür oturumunda her bir oturum için 115 TL olan sınav ücreti, alan bilgisi sınavında ise her bir oturum için 80 TL olarak belirlenmiş, ayrıca ÖABT oturumlarına girecek adaylar da her bir ÖABT alanı ise 115 TL ödeme yaparak sınava katılabilmiş, yine DHBT’ye katılacak adaylar da bu oturum için 115 TL sınav ödemek zorunda kalmıştır.
Bu denli yüksek sınav ücretleri ödemeye mahkum bırakılan adayların ÖSYM’den beklentisi şeffaf ve güvenilir bir sınav gerçekleştirmek iken ÖSYM adayların ve ailelerinin emeklerini hiçe sayarak ardı ardına usulsüzlüklere ve yolsuzluklara imza atmaya devam etmektedir.
Yukarıda özetlenen veriler ışığında, ülkemizde milyonlarca insanın kaderini doğrudan etkilemiş olan ve etkilemeye devam eden ÖSYM Başkanlığı’nca son 20 yılda gerçekleştirilen sınavlara ilişkin ortaya atılan bütün bu iddiaların ayrıntılı olarak araştırılması, ÖSYM’nin geçmişte olduğu gibi güvenilir bir kurum haline dönüştürülebilmesi amacı ile bir araştırma komisyonun Meclis çatısı altında kurulması gerekli görülmektedir.