20/11/2019 tarihli Plan ve Bütçe Komisyonu

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Bakan, öncelikle bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Ancak bizim verdiğimiz soru önergelerine cevap vermeyişinizi anlayamıyorum. Neden cevap vermiyorsunuz? IŞİD’le ilgili 3 soru önergesi verdim. Bunlardan birisi: “Ayşegül İnci” adlı kişi aranıyor ve sınırda teslim alınıyor, serbest bırakılıyor. Yine aynı şekilde, daha önce Ankara katliamlarını ve Suruç katliamlarını yapan kişiler de uzun süre dinlenmişti ve dinlendikleri hâlde bu katliamların önüne geçilmemişti. Bu konuda da daha önceden ceza aldığı hâlde, o ceza, Ankara katliamı sonrasında, bir yıl üç ay düşürüldü, İlhami Balı’nın. Gürcistan’da teslim edilen bir IŞİD teröristi var, bizim terörden arananlar listesinde var, 2 defa iade ediliyor, ne yapıldığı belli değil. En son IŞİD’in Adana emiri bir özel harekâtçı polis çıkıyor ve daha bir hafta içerisinde yeni tutuklandı. Şimdi, IŞİD’in bu kadar elini kolunu salladığı, Ankara’da Hacı Bayram Camisi’nin arkasında örgütlendiği… Adıyaman’da biz gittik, bizzat Emniyet Müdür Yardımcısına niye bu IŞİD’lilerin ifadesini almıyorsunuz, işlem yapmıyorsunuz dediğimde “Türkiye’de seyahat özgürlüğü var. Onun için kimseye ‘Nereye gittin?’ diye soramayız.” demişti bu IŞİD teröristinin evde gelip uyuduğu sırada ailesi bize haber verdiğinde. Şimdi, bu kadar göz göre göre katliamlar işlendi ve bu katliamların neticesinde geçenlerde Davutoğlu dedi ki: “Eğer ben onları açıklarsam insan içine çıkamazlar bazıları.” O insan içine çıkamayacakları ortaya dökmemek için mi bizim bu sorulara vermiyorsunuz? Bu konuda bir an önce bu sorularımıza cevap verilmesini bekliyoruz. IŞİD için, IŞİD’in terör eylemleriyle ilgili araştırma komisyonu kurulsun demiştik ve IŞİD’le ilgili en son Irak istihbaratı dahi Türkiye’yi uyarıyor “Bombacı ekipleri Türkiye’ye gitti ve Türkiye’deki hücrelerle birlikte eylem yapabilir.” diye. Bu konuda görevinizi yapmanızı ve bu konuda gerekli önlemleri almanızı istiyorum.

Kadın cinayetleriyle ilgili Isparta’da Güleda Cankel maalesef on yedi saat boyunca öldürüldü “on yedi saat boyunca” diyorum, geliyor, karakola götürüyorlar “Şikâyetçi değilsen bir işlem yapamayız.” deyip gönderiyorlar ve on yedi saat süren bir fiil sonucunda defalarca boğuluyor, defalarca boğazlanıyor ve en sonunda da katlediliyor. Hâlbuki Osman Kavala yedi yüz elli gündür yatıyor ve tutuklu olarak hapiste ama katliama niyet eden ve kadın cinayeti işlemesi çok muhtemel birisi maalesef, hiçbir şey yapılmadan sadece seyrediliyor. Bu konuda, önlem alma konusunda teşkilatı uyarmayı düşünüyor musunuz?

Dün 160’ıncı yıl dönümüydü Mülkiyenin, öğrencileri içeriye almamışlardı. Orada, 160’ıncı yıl dönümündeki bir etkinlikte öğrencileri içeriye sokmamışlardı. Daha önce, Millî Eğitim Bakanı “Öğrenciler, öğretmenler olmasa Millî Eğitim Bakanlığını yönetmek ne kadar kolay olur.” demişti. Siz de bugün “Eğer avukatları tutuklamasaydık biz DHKP-C’yi bitiremezdik.” dediniz. Savunma hakkını sağlayan avukatları tutuklamak bir İçişleri Bakanının terörle mücadele biçimi midir? ve “Böyle bir yolla biz bu işi bitirdik.” demek bir itiraf mıdır?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Konuyu çarpıtma ya!

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Eğer böyle bir şeye devam edecekseniz, bundan sonra hukuk fakültelerini de kapatmayı düşünüyor musunuz?

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Adam terörist. Avukat olsa ne olacak?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bundan sonra avukat çıkmasın, hukukçu çıkmasın; her işi İçişleri Bakanı devam ettirsin. İçişleri Bakanı kimi hain ilan ettiyse doğrudan içeriye atılıp ona ceza verilsin. Bunu kabul etmek mümkün değil.

Türkiye’nin bu göçmen politikaları neticesinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, tamamlayınız Sayın Şeker.

Bir saniye arkadaşlar ya…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Az önce bir milletvekili arkadaşımız dedi ki: “Bir meningogok hastalığına yakalandı benim yakınım.” Biz kızamığı uzun zamandır görmüyoruz. Ben en son Erzincan’da bu vakaları görmüştüm mecburi hizmetim sırasında, yaklaşık yirmi altı sene önce. Şimdi tekrar bunları artan bir oranda görmeye devam ediyoruz. Türkiye’nin göç politikaları ve Türkiye’nin dış politikası Türkiye’nin çocuklarını da hasta ediyor. Bizim yıllarca kazandığımız o bağışıklama mücadelesi sonucunda elde ettiğimiz o hastalanmama ortamını maalesef bu politikalar boşa çıkardı ve tekrar tekrar o görmediğimiz hastalıkları görmeye başladık.

Bir an önce komşularımızla iyi geçinelim, bir an önce başka ülkelerin iç işlerine karışmak yerine kendi iç işlerimizle meşgul olalım diyorum.

Teşekkür ediyorum. (Gürültüler)