07/11/2018 tarihli Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Şimdi, şehir hastaneleri meselesi çocuklarımıza yüklediğimiz ağır bir yük. Yani arkadaşlar az önce “9 milyara 29 milyar.” dedi raporlarda. Daha önce yaptığımız hesaplamalarda da bazı hastane projelerinde 1’e 6,5 kat, devlet kendi yaptırsa 1 liraya mal edeceği şeyi 6,5 kat kira ödeyerek arsasını kendi verdiği yere, işte, ortalama 3-4 hastane parası verecek, yirmi beş yıl sonra 1 hastane alacak. Bunun parasını kim ödeyecek? Çocuklarımız ödeyecek, torunlarımız ödeyecek. Çocuklarımıza bu yükü bırakmaya hakkımız yok diye düşünüyorum.

Hani Deli Dumrul köprüleri vardı ya, Osman Gazi Köprüsü . Normalde Osman Gazi Köprüsü’ne ayda 42 milyon dolar ödeme garantimiz var. Boğaz Köprüsü kaç paraya yapıldı biliyor musunuz, Demirel kaç paraya yaptı Boğaz Köprüsü’nü? 21 milyon dolara yaptı. Biz Osman Gazi Köprüsü’ne ayda 42 milyon dolar veriyoruz. Şimdi, Boğaz Köprüsü’nün 518 katı bir para vereceğiz. Teknoloji daha gelişmiş, imkânlar daha ucuzlamış falan. Yani birkaç katı olsun da bu 518 kat ne? Uzunluğu ne kadar? 1,7 kat Boğaz Köprüsü’nün. Yani bu projeler Deli Dumrul projeleri. Enerji santralleri de böyle, termik santraller de böyle, nükleer santraller de böyle, tüp geçit de böyle, köprü de böyle, paralı yol da böyle. Yerli, millî olduğumuz ülkede bunların hepsi nedense dolarla, euroyla. Yani böylesi bir sistem, maalesef, çocuklarımızı soydurmak üzerine kurulu. Bu bütçeleri de hesapta yoktu, “Milletin cebinden 1 lira çıkmayacak.” diyordunuz. Mevcut hastaneleri kapatıyoruz, onun yerine yenileri yapılıyor ama bu kadar yüksek bedelle yaptırmaya hakkımız yok. İngiltere’de ve Kanada’da bu sistem terk edildi. Kayseri’ye gittik Çetin Bey’le beraber, şehir hastanelerini inceledik, bir uçtan bir uçta. Bir uçtaki hasta kalp krizi geçirdiyse, o hastaneye vardıysa zaten ölmeyecekti ama ölümcül olan, gerçekten sıkıntılı olan hasta da o hastaneye gelene kadar ölüyor. Yani insanların yaşadığı yerde hizmeti verirseniz bunun adı hizmet olur. İnsanların yaşamadığı yerde, şehrin bir ucunda . Burada Ankara’daki çok uzakta değil, diğer projelere baktığınızda.

RECEP ŞEKER (Kahraman) – Kayseri merkeze yirmi dakika.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Diğer ucuna ne kadar dakika? Şimdi, bakın, gittik oraya, yerinde inceledik.

Şu anda 500 milyar dolar borcumuz var. Az önce denildi ya “Devlet kendi imkânlarıyla yapıyor.” Evet, kendi imkânlarıyla yapıyordu ve bu hastanelerimiz vardı. 60 milyar dolar özelleştirme yaptıktan sonra biz yeni yapılanları da çocuklarımızın sırtına yüklüyorsak Sağlık Bakanlığının bütçesi iflas edecek. Yarın devlet hastanesinin çatısını aktarmaya paramız kalmayacak. Bu konuda, maalesef, bu projeleri tercih etmekle iyilik yapmadınız. Tek yataklı hastaneler, odalar, bunlar güzel şeyler tabii ki ama bunu bu kadar yüksek bedelle yapmak doğrusu kamu yararına değil, o kadarını söyleyeyim.

Şimdi, 40’ıncı maddeyle ilgili de şimdiden bir şey söyleyeyim de o maddede söz almayayım. Şimdi, burada, “Damga Vergisi Kanunu’na göre alınan damga vergisinden ve yatırım dönemiyle sınırlı olmak kaydıyla” cümlesi yukarıdan aşağıya alınmış. Ben dedim acaba niye bu kadar değişiklik yapılmış, basit bir şey gibi gözüküyor oradan oraya almak? Bu ne demek biliyor musunuz? Binde 1,89 olan damga vergisinden dolayı, bu kiralama sözleşmelerinden dolayı sadece bu Bilkent’teki hastaneden 44 milyon 226 bin lira devletin damga vergisi kaybı oluyor.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Ali Bey, muhasebeciye sorduk, onda bir problem yok.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bakın, ben mali müşavire sordum, kanunlarda damga vergisini, devletse tarafı karşı, taraf ödüyor ve bu, yatırım dönemiyle değil, işletme dönemiyle olunca yirmi beş yıla sirayet ediyor ve bu konunun uzmanlarına, hocalarına danışarak söylediğim bir söz. Cümle alta alınınca, kelime oyunu var orada, damga vergisi uçuyor. Damga vergisini kim verecek? Kişi verecek, o firma verecek. Yani bu önemli bir gelişme. Sadece Bilkent’te 44 milyon. Diğerlerini de hesaba kattığımızda 400-500 milyon lira devletin yirmi yirmi beş yılda kaybı olacaktır.

Teşekkür ediyorum.