01/11/2018 tarihli Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Bakan; sağlıkta şiddetle ilgili geçtiğimiz dönemlerde de çalışmalar yaptık ve bu yasanın çıkması için, sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik, caydırıcı olmasına yönelik bir yasanın hazırlığı konusunda daha önce de yaygın bir uzlaşımız vardı, herkesle mutabıktık. Ama bugün getirilen bu düzenleme maalesef yeni bir şey getirmiyor.

Yani şöyle ki: “Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlardan şüpheli olanlar kolluk görevlilerince yakalanır.” Zaten yakalanması gerekiyor. “Gerekli işlemler yapılarak cumhuriyet başsavcılığına sevk edilir.” Sevk edilmesi gerekiyor. “Cumhuriyet savcısı adli işlemleri tekâmül ettirir.” O da yapması gereken bir iş. “Bu suçların soruşturmasında kolluk tarafından müşteki, mağdur veya tanık olan sağlık personelinin ifadeleri iş yerlerinde alınır.” Yani burada bir mobil karakol hizmeti veriliyor. Mobil karakol hizmeti sağlıkta şiddeti önleyecek bir şey değil.

“Bu fıkra hükmü özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlar hakkında da uygulanır.” diyor. Bu geçmişte, özelde de olsa sağlıkla ilgili bir konuda şiddete maruz kaldıysanız, kamu hizmeti olduğu için, kamuda verilmiş gibi değerlendirilmesi zaten vardı.

Yani özetle, bu 24’üncü madde ve 44 maddenin toplamı kamuoyuna öyle bir anlatıldı ki sağlıkta şiddet yasası geliyor komisyona ve arkasından da Genel Kurulda geçecek.

Yani burada bir şey yok. Yani burada yeni gelen bir şey yok. Sadece işte karakolda kapatmayı engellemek ve mobil karakol hizmeti vermek dışında.

Biz şunu diyoruz: Daha öncesinde bir kanun teklifi verdik ve kanun teklifi de komisyonumuza gönderildi.

Yani arkadaşlarımızla birlikte verdiğimiz bu kanun teklifinde şöyle taleplerimiz olmuştu, ki bu konuda biz sağlık alanında hizmet veren, işte emek katan meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşlarıyla da görüşerek hazırladığımız bir düzenleme vardı. Bu düzenleme şu maddeleri içeriyor, kısaca burada belirtmek istiyorum:

“MADDE 1 – 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 194 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 194/A maddesi eklenmiştir.

Sağlık personeline karşı şiddet içeren tavır ve sağlık hizmetini kesintiye uğratma

Madde 194/A- (1) Sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personeline yerine getirdiği sağlık hizmeti nedeniyle yapmaması gereken bir işi yapması veya yapması gereken bir işi yapmaması için emir veren, baskı yapan, nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kimseye üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Bu kanunun 125 inci, 106 ncı maddelerinde -yani tehditleri içeren bölümlerinde- düzenlenen fiillerin sağlık personeline karşı işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Yani bir tehdide maruz kaldıysa sağlık çalışanı. Burada önemli olan bölümlerden birisi de (3)’üncü fıkra.

“(3) Sağlık personeline yöneltilen birinci fıkradaki eylemlerin şiddet içermesi durumunda mezkûr ceza yarı oranında artırılır. Bu fıkra hükmüne göre verilen cezalarda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmez ve bu cezalar adlî para cezasına çevrilmez.”

Yani burada esas ne? İnsanlar diyor ki: “Ben şiddet uygularım, en fazla para cezası alırım, şiddet uygulamaya devam ederim.” Bizim bunu engellememiz lazım.

Şimdi yine bunun (4)’üncü fıkrasında şöyle diyor.

“(4) Şiddetin ölümle sonuçlanması durumunda, fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır.

(5) Bu madde gereği yargılanan kişiler hakkında ceza indirim sebepleri uygulanmaz.

MADDE 2 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.”

Bu şekilde bir kanun teklifimiz vardı ve bu, gerçekten sağlıkta şiddetin önüne geçecek caydırıcı bir konu olarak milletin karşısına çıkacak. Bundan sonra insanlar kendine sağlık hizmeti vermek için karşılarına çıkan doktor, hemşire, sağlık personeline karşı biraz daha düşünüp şiddet uygulamaya yönelecek ve şiddetten vazgeçecekti. Ama bu getirilen düzenleme maalesef caydırıcı bir unsur içermiyor ve dostlar alışverişte görsün şeklinde bir düzenleme ve bunun arkasından burada getirilen düzenlemelerde birinci olarak sağlıkçıya şiddet var, diyor ki: “Mezun oldun, altı yüz gün seni aç bırakabilirim. İhtisas yaptın, üç ihtisas yaptın; ben seni çalıştırmayabilirim. Herhangi bir hüküm giymemene rağmen, herhangi bir ceza almamana rağmen ben seni KHK’yle işten attıktan sonra sen hiçbir yerde çalışamazsın.” İşin özeti bu. SGK anlaşmalı olmayan yer yok zaten, SGK anlaşmalı olmayan yer yüzde 1 bile değil. Muayenehane açma şartları zorlaştı. Yani insanları ölüme mahkûm etmek ve bir değerlendirme üzerinden, işte “iltisakı, beraberliği tespit edildiyse herhangi bir grupla” diyor, sadece terör örgütü de değil, “herhangi bir grupla” diyor yani çok muğlak ifade. Değerlendiren kimsenin nasıl değerlendirdiği belli değil. Ne bileyim işte, bugün Pensilvanya’da giden kişinin, orada fotoğraf çekilen kişinin irtibatı yok ama “barış” dedi diye akademiden atılan bir kişi hekimlik hizmeti yapamayacak. Yani burada ölçüsüz bir şekilde bir kere sağlıkçılara bir şiddet var ve açlıkla şiddet uygulamayı getiriyor.

Bir başka şey de işte, eczanelerde 1 liralık ilaç, vereceksin, işte reçete yok diye ateş düşürücüyü vermedi diyelim, nöbetçi eczacı oradaki vatandaşa “Böyle bir kanun var, ben bunu veremem.” dediğinde orada yeni bir şiddet alanı açılıyor, insanlar, eczacılar, işte oradaki çalışanlar yeni bir şiddete uğrayacak. Yani burada yapılan düzenlemeler uygulanabilir olmadığından dolayı ve bazıları da gerçekten sağlıkçıya doğrudan şiddeti getirdiğinde dolayı, bu 5’inci madde de çalışma olanağını ortadan kaldıran madde ki “Hekime ihtiyacımız var.” diyoruz, bugün Suriye’den gelenler aile hekimi olarak çalışıyor, hangi örgütle irtibatı var, iltisakı var, mensubiyeti var bilmiyoruz ama sırf “barış” dedi diye, sırf herhangi bir cenazeye katıldı diye insanlar ömür boyunca mesleklerini icra edemeyecekleri bir duruma getiriliyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Geçmişte de beraber konuştuğumuzda “Sağlıkta şiddetin önlenmesiyle ilgili bir yasa getirelim.” deniyordu, bu getirdiğiniz maddelerin ek madde ihdas edilerek gündeme alınmasını ve gerçekten bir sağlıkta şiddet yasasının bu Komisyondan geçmesinin Türkiye’ye ve Türkiye’nin sağlığına faydalı olacağını düşünüyorum. Bu konuda bu önerimi değerlendirmenizi istiyorum.

Ayrıca, alt komisyonda bu işlerin konunun muhataplarıyla detaylı olarak çalışılarak, konuşularak getirilmesinin bu yeni çalışma düzeninde iyi bir başlangıç olacağını düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.