27/11/2019 tarihli Genel Kurul konuşması

Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı: 3
Birleşim: 23
Tarih: 27/11/2019

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Başkan, üzerinde konuştuğumuz 8’inci madde, özü itibarıyla, Emniyet görevlilerinin mali ve özlük hakları yönünden eşitlenmesi hususunu düzenliyor. Ancak sizin yasa yapma yönteminiz torba kanun yani kanunlara çuval geçirme üzerine olduğu için içinde birbiriyle alakasız onlarca madde var. Gönül isterdi ki ülkemizdeki güvenlik söz konusu olduğunda, yaşanan sorunlar, salt mali ve özlük haklarının düzenlenmesine ilişkin birkaç madde olsun ama Türkiye’de maalesef güvenlik sorunu çok ciddi boyutta. Burada, Gölbaşı’nda polisler arkadaşlarını bombaladılar ve bu bombalamayı yapanlar da bir cemaatin üyeleriydi. Başka cemaatin üyeleri de “Ben Menzilciyim, FETÖ’cü değilim.” diye kendilerini savunuyorlar. İçişleri Bakanı da çıkıyor “Bir tane örnek verin bana, istifa ederim.” diyor ama yerinde duruyor. Kadınlara, kadına karşı şiddeti protesto ederken maalesef gazla müdahale ediliyor ve İçişleri Bakanı diyor ki: “O hafif bir gaz.” Bu işi bu kadar hafife alıyor. Eğer böyle bir anlayış devam ederse ne kadına karşı şiddet sorunu çözülür ne de Türkiye’deki güvenlik sorunu çözülür.

“Ne istediler de vermedik.” dediğiniz yaklaşımlarınız, FETÖ’nün Türkiye’deki güvenlik birimlerini bir bir ele geçirmesiyle, 81 ilin 74’ünün emniyet müdürünün FETÖ’cü olmasıyla sonuçlanmıştı. Siz bu anlayışta maalesef devam ediyorsunuz. Başka cemaatleri buralara yerleştirme konusunda bir kere daha sizi kürsüden uyarmak durumunda hissediyorum kendimi.

AKP daha önce “Ben, artık Türkiye’yi özgürleştireceğim, Avrupa Birliğinin bir parçası yapacağım.” dedi. Cumartesi Annelerini davet etti “Bu, Türkiye’nin bir ayıbıdır; bunları sonuca kavuşturmak, hiçbir şeyi faili meçhul bırakmamak gerekir.” dendi; Cumartesi Anneleri, bugün, Galatasaray Meydanı’na uzun zamandır giremiyorlar ve onlara her zaman sert müdahalede bulunuluyor.

AKP iktidarı muhalif akademisyenleri KHK’ler eliyle susturmak istedi. “Barış” diyenleri üniversitelerden attı ve maalesef, şiddetin savunulmasını istedi herkesten ama vicdanlı insanlar şiddeti savunmaz, her zaman barışı savunmaya devam edecek.

Daha geçen hafta, Mülkiyede, özel güvenlikçiler öğretim üyelerini -maalesef- darbetti. Orada, dışarıdan gelenler öğretim üyelerine saldırdı.

AKP, her alanda maalesef anayasal hakları insanların elinden alıyor, insanların temel hakkı olan protesto hakkının hiçbir şekilde kullanılmasına müsaade etmiyor. Emniyetin bu şekilde istismar edilmemesi lazım. Emniyet, anayasal hakları savunmak durumunda.

10 Ekim katliamından on bir gün önce, canlı bombalara Ankara’ya kadar eskortluk yapan Yakup Şahin -geçen hafta Ankara katliamının davası vardı- Gaziantep’in Nizip ilçesinde bir gübre bayisine yüzde 33’lük amonyum nitrat almaya gidiyor ve güvenlik kameralarıyla tespit ediliyor. Kimliği tespit edildiği hâlde hiçbir işlem yapılmıyor. Bu kişi geldi, Türkiye’nin en büyük katliamını yaptı. Böylesine, güvenlik önlemlerinin alınmadığı ve bu katliamların seyredildiği ülkede, iktidar, Türkiye’yi en büyük katliama muhatap etti.

Malumunuz, iktidar siyanürü yasaklıyor; hâlbuki, siyanürü değil yoksulluğu yasaklamak lazım; yolsuzluğu yasaklamak lazım ki bu kadar yoksulluk ortaya çıkmasın. Daha bugün, Mecliste intihar girişiminde bulunan, bir milletvekilinin odasında ilaç içen bir kişiyle karşılaştık. Yani Türkiye’de bu kadar yoksulluğun arttığı, gelir dağılımının bu kadar adaletsiz olduğu, yandaşın bu kadar kollandığı bir durumda halkın sırtına da büyük bir yük düşüyor ve bu yükü artık ödeyemiyorlar; ne elektrik faturasını ne doğal gaz faturasını ödeyemiyorlar. Bunun için de artık yoksulun sırtına daha fazla çıkmamak gerekiyor.

Umut Vakfı diyor ki: “Bireysel silahlanma yüzde 69 arttı dört yılda ve çok ciddi bir tehdit hâline geldi; insanlar silahlarla birbirlerini öldürüyorlar, silahlarla intihar ediyorlar, buna da bir çözüm bulmamız lazım.”

Siz “Canlı bombalar ölmedikçe müdahale edemeyiz.” dediniz ve IŞİD’le ilgili “Birkaç öfkeli genç” dediniz ama maalesef, Türkiye’yi bir terör, kaos iklimine sürükledi bunlar.

Sağlıkta şiddet konusu yine sorun olarak durmaya devam ediyor ve bu konuda maalesef hiçbir şey yapmadınız.

Yine bugün görüşeceğimiz maddelerden biri de 55’inci madde. Resmî sağlık kurulu raporu için zor kullanılarak numune alınması, zor kullanılarak insanların yirmi gün süreyle hastanede tutulması insan haklarına aykırıdır. İstemsiz olarak yapılan bu yatırmaların o kişilere hiçbir faydası olmadığı gibi, bu, ancak Hitler döneminde yapılan uygulamalara denk düşmektedir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bu maddenin de çıkarılmasını talep ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/genel_kurul.cl_getir?pEid=82587