26/12/2020 tarihli Genel Kurul konuşması

Konu: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı: 4
Birleşim: 40
Tarih: 26/12/2020

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Öncelikle, Sayın Katırcıoğlu’na geçmiş olsun diyorum.

Mecliste Covid-19 hastası olan milletvekili oranı maalesef yüzde 25’e ulaştı ve biz hâlâ işin ciddiyetinde değiliz. Burun buruna kavga ediyoruz, bu saatte demokratik kitle örgütlerini imha etmek için kitle imha silahlarını bahane ederek kanun hazırlıyoruz. Bu da bu işi ciddiye almadığımızı maalesef gösteriyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, az önce İYİ PARTİ’den arkadaşımız “2 uçak dolusu insan her gün ölüyor.” demişti. 5-6 otobüs insan her gün ölüme gidiyor ve biz bu işi Meclis olarak ciddiye almıyoruz. Bu işi ciddiye almamız gerekiyor. Covid-19 hastalığının yol açtığı bu kitlesel ölümlerin önünde durabilmek için kapanma konusundaki bu hafife alma yaklaşımını şiddetle reddediyorum. Ciddi bir kapanmaya ihtiyacımız var ve aşının bizi koruyabilmesi için de en az iki üç aya ihtiyacımız var, geniş kitlelerin aşılanabilmesi için. Öncelikle, aşıya ulaşmamız gerekiyor ama geçen yılın bütçesinde, 245 milyar bütçe açığı var, 179,5 milyar faiz gideri var. Bizim aşıya verecek 30-40 milyar lira paraya ihtiyacımız vardı, koruyucu sağlık hizmetlerinde sadece 2 milyar lira artışa biz burada “evet” dedik. Bu aşılar hangi parayla alınacak? Hangi bütçeyle alınacak ve nasıl yapılacak? Bunun hızla hayata geçirilmesi gerekiyor. 2021 yılı için en az 200 milyon doz aşıya ihtiyacımız var. Bu aşıların kitlesel olarak hızla yapılması gerekiyor, 2 dozunu hemen, sonraki “rapel dozu” dediğimiz tekrar dozunu da altı ay sonra yapmamız gerekiyor ama 2021 yılı içinde bunları yapmamız gerekiyor. Maalesef bu konu da ciddiye alınmadığı için, aşı olduğu hâlde aşıya ulaşamadığı için insanlar ölmeye devam edecekler.

Biz, sağlıkçılara meslek hastalığı olarak kabul edilsin diye kanun teklifi verdik. Herkes uzlaşı içerisinde ama ne deniyor? “İlliyet bağı yoksa biz o sağlıkçıların meslek hastalığı olması durumunu kabul etmeyeceğiz.” ve şu anda sadece bir talep toplandı. Dendi ki: “Kaç kişi mağdur? Onlar başvursun.” Başvursun ama biz kanuni düzenlemeyi yapmadıkça oradaki Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişleri diyecekler ki: “İlliyet bağı olmadığı için biz bu ölenlerin yakınlarına bu ödemeleri yapmayacağız.” Onun için, kimseyi sıkıntıya sokmadan sağlıkçılara gereken bu kanunu çıkarmamız gerekiyordu aslında bugünlerde burada ama biz bunu çıkarmak yerine kitle imha silahlarını bahane edip demokratik kitle örgütlerini imhanın peşine düştük. Yardım toplama konusundaki maddenin ne işi var kitle imha silahlarıyla ilgili bir kanun teklifinin içerisinde? Niye insanların yardım toplamasını engellemek için bir çaba içerisindesiniz? Biz bu kadar yardım toplanacak bir hâle gelmişken, insanlar sosyal yardımlaşma üzerinden ilaç paralarını toplamaya çalışırken; siz o dernekleri, siz o vakıfları kapatmaya çalışıyorsunuz.

Bizim içinde bulunduğumuz siyasi ortamın getirdiği durumda adaletin geldiği nokta belli; bir tarafsız bağımsız yargı yapıyorsunuz, bir bağımsız tarafsız yargı yapıyorsunuz; bir iyileştirme yapmışsınız gibi de diyorsunuz ki: “Soruşturmayla olmayacak artık kovuşturmayla olacak.” Biliyorsunuz, bir başsavcıyı Yargıtay üyesi yapıp Anayasa Mahkemesine üye yapmanız bir ayı buluyor ama bir soruşturmayı kovuşturmaya döndürmek bir günde olabiliyor. Bu bir gün için mi “Bir iyileştirme yaptık.” diyorsunuz? Masumiyet karinesi nerede? İnsanların kesinleşmemiş mahkeme kararı olmadan mal varlığına el koymak, onları mahkûm etmek hukukun neresinde var? O kadar çok maddeyi tahrif ediyor ki, Anayasa’nın o kadar çok maddesine karşı ki bu çıkardığınız kanun. Hukuk devleti ilkesine karşı; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkesiyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya karşı; “yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır”a karşı; kanun önünde eşitlik ilkesine karşı; dernek kurma hürriyetine, mülkiyet hakkına, idarenin kanuniliğine yani kanuna karşı bir iş yapıyoruz. Bu kadar kanuna karşı bir işten de beklediğimiz ne? Kitle imha silahlarının önlenmesi.

Daha önce de söylemiştim, sarin gazı davasında, sarin gazını hazırlayan, o malzemeleri toplayan, onları füzelerle atmak için her türlü malzemeyi almaya başlayan insanlar tutuksuz yargılandı bu ülkede ve kaçmalarına göz yumuldu ve o insanlar sarin gazı gibi bir kitlesel imha silahını kullanmaktan dolayı ceza almadılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şeker.

ALİ ŞEKER (Devamla) – Bu utanç da bize yeter.

Saygılar sunuyorum, hayırlı günler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)