18/10/2017 tarihli Genel Kurul konuşması

Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı: 3
Birleşim: 10
Tarih: 18/10/2017

CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul) – 8 Ocak 2016 tarihinde bir televizyon programına bağlanan Ayşe öğretmen şunları söylemişti: “Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız? Burada yaşananlar medyada çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın, insan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık, insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın.” “Çocuklar ölmesin, öldürülmesin, analar ağlamasın.” diyen Ayşe öğretmen hakkında yandaş gazetelerde tetikçiler tarafından ihbar yazıları yayınlandı, hain ilan edildi, dava açıldı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada savcı, Ayşe öğretmen için “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yedi buçuk yıla kadar ceza talebinde bulundu. 2 Ekim 2017 tarihinde de dava sonuçlandı ve bir yıl üç ay hapis cezası onaylandı. Ayşe öğretmene çocuğunu hapiste doğurması reva görüldü. Bugün Ayşe öğretmeni hapse atarken, çocuğunu hapiste doğurması zorlanırken sübyan mekteplerinde eğittirdiğiniz çocuklar bir an önce ölme meyilinde, intihar eğiliminde ve 3-5 yaşındaki çocuklar intihar etmeyi düşünüyorlar. Getirdiğiniz eğitim sistemi bu.

7 Haziran 2015 seçimlerinin hemen öncesinde “ya 400 vekil ya kaos” başlıklarıyla başlayan dönemde ülkemizde yaşanan katliamlarla birçok sivil yurttaşımızı, askerimizi, polisimizi kaybettik. Biz CHP olarak yaşanan terör olaylarının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılmasını istedik, tüm önerilerimizi reddettiniz. Ülkede akan kandan rahatsızlığını dile getiren hemen herkes iktidar ve onun yalakaları tarafından hain olarak ilan edildi, haklarında ihbar yazıları yayınlandı, suçlu ilan edildi.

İki buçuk yıldır Parlamentodayım, barış için attığınız herhangi bir adımı görmedim. Mesela Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan’ı “Dün ‘barış’ diyenler bugün neden ‘sonuna kadar savaş’ diyorsunuz?” dediği için hemen ihraç ettiniz.

Ayşe öğretmen gibi barış isteyen ve bunun için bir bildiri imzalayan Barış Akademisyenleri yargılanıyor. 12 Eylül faşist cuntası döneminde, barış isteyen ve kamuoyunda “Barış Derneği Davası” olarak bilinen davada barış isteyen aydınlar yargılanmıştı. Aynısını siz Barış Akademisyenlerine yapıyorsunuz. Diğer darbelerden bir eksiğinizin kalmadığını ispat etmeye çalışıyorsunuz.

Sevgili milletvekilleri, “Çocuklar ölmesin, analar ağlamasın.” diyen genç öğretmen Ayşe Çelik’i kendi çocuğunu cezaevinde doğurmaya mahkûm ederek, damatlar hakkında kamuoyuna yansıyan maillerdeki suç unsurlarını haber yaptığı için Tunca Öğreten, Mahir Kanaat ve Ömer Çelik’i uzun süre iddianame hazırlamadan, iki yüz yetmiş dört gündür hapiste tutarak, “Barış istiyoruz. Bu suça ortak olmayacağız.” diyen akademisyenleri ve kamu çalışanlarını kanun hükmünde kararnamelerle işten atıp hapse atarak, işlerini geri isteyen, bunun için iki yüz yirmi dört gündür bedenlerini açlığa yatıran Nuriye ve Semih’in haklı isyanlarını görmezden gelerek kendi suçlarınızı, gerçekleri gözlerden kaçıramazsınız.

Sizler unutmayın, adalet bir gün sizlere de lazım olacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/genel_kurul.cl_getir?pEid=62143